Batı Afrika kıyılarının açıklarında bulunan İspanyol adası Lanzarote’de parlak güneş ışıldarken Atlantik Okyanusu'nun mavi dalgaları kıyıya vuruyor. Lav yatakları ve olağan üstü jeolojik yapısı ile tanınan adanın dikkat çekici öğeleri yer üstünde görebildiklerinizden çok daha fazla. Yakın zamanda burada, okyanus tabanına çok sayıda tüyler ürpertici heykel yerleştirildi.
Avrupa ve Atlantik’in ilk su altı heykel müzesi olan Museo Atlantico, tümü Meksika, Bahamalar ve en son Thames Nehri’nde yaptığı benzer enstalasyonlar ile tanınan İngiliz sanatçı Jason deCaires Taylor’ın çalışması olan 400 heykelden oluşuyor. Taylor, geçmişteki pek çok çalışması gibi Museo Atlantico ile de epeyce ses getirmeye niyetli.
Örneğin, Romantik ressam Théodore Géricault’un TheRaft of the Medusa (Medusa’nın Salı) adlı eserinin bir uyarlaması olan Raft of Lampedusa adlı heykel ile ilgili olarak Taylor kişisel Facebook sayfasında şöyle diyor: “Géricault’un gemi kazası sahnesindeki denizcilerin terk edilmişliği ile günümüzde yaşanan mülteci krizi arasında paralellik kuran bu çalışma, yitirilen yüzlerce hayata adanmış bir anıt değil, tüm dünyadaki toplumların ortak sorumluluklarını hatırlatmayı amaçlıyor.”
Dalgalar altında yürürken donup kalmış 35 insan figüründen oluşan The Rubicon ise iklim değişikliğini vurguluyor ve geri dönüşü olmayan bir noktayı simgeliyor.
Koruma teması Taylor için yeni bir şey değil. Sanatçının pH açısından nötr olan deniz çimentosundan yaptığı heykelleri, insan ve doğa arasındaki ilişkiyi ve daha derinlerde yaşam ile sanat arasındaki uyumu temsil ediyor. Heykeller aynı zamanda deniz canlılarını cerzbedecek şekilde yapılmış ve verimsiz suların ihtiyacı olan canlılığı geri kazandırmak amacıyla, mercanların büyümesine imkân veriyor.
Müze, scuba dalgıçları ve şnorkelle dalanların ziyaretine resmi olarak 25 Şubat tarihinde açılacak.
