Zürafalar için masal hayvanları diyebiliriz. Yumuşak, güzel bir yüzü, iri gözleri, kokuya hassas burun delikleri, bir çocuğun kaleminden çıkmış çizgiler kadar şirin kulakları ve en acayibi mavi dilleri vardır. Ağaç dallarından oluşan sofradayken dilini kullanır zürafa, güneşten korunmak için dili koyulaşmış olmalıdır. Dilinin altı pembe kalmıştır, çünkü o taraf pek güneş almaz.
Kısa süre önce, Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN), son otuz yılda zürafaların yüzde 40’ının yok olduğunu açıklayıp onu o ürkütücü kırmızı listesine yazdı. Son sayımla birlikte 97.562 birey kaldığı açıklandı. Bir kuşak sonra zürafayı çocuklara ancak eski fotoğraflarından, resimlerden veya filmlerden gösterebileceğiz. Kenya’daki Nakuru Gölü Milli Parkı, farklı türlerde çok sayıda zürafaya ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en nadiri, çeşitli koruma projeleriyle yaşatılmaya çalışılan Rothschild zürafası.
Yazık ki tür, özgün habitatındaki pek çok ülkede artık görünmüyor. Onsuz dünya daha ıssız, daha az!
Fotoğraf: BURAK DOĞANSOYSAL