Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Mynet Tatil Bulucu

1 Kimle tatile çıkıyorsunuz?
2 Yurt içi mi yoksa yurt dışı mı tatil yapmak istiyorsunuz?
3 Yaz Tatili mi Kış Tatili mi?
4 Ne tür tatil arıyorsunuz?
5 Vizeniz var mıdır?
6 Balayı Tatili mi yapmak istiyorsunuz?
7 Eğer Seçiminiz yurt içi ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
7 Eğer Seçiminiz yurt dışı ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
8 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Arabayla Gidebildiğiniz Bir Ada: Cunda

    Gezgin Dünyası ekibiyle, zaten güzel olan Ege sahillerinin daha da güzel bir yerine, Cunda’ya gidiyoruz!

    ![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533213/640xauto.jpg)

    Ayvalık’a Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü ile bağlı Cunda, arabanızla gidebildiğiniz bir ada! İsmi Alibey Adası olarak değiştirilse de hala Cunda olarak biliniyor. Piri Reis’in Kitab-ı Hayriye’sinde ise Yunda olarak geçiyor.

    Çoğu 19. yüzyıldan kalma yapılar olmasına rağmen şimdi mumla aradığımız bir mimari örneği burada da karşımıza çıkıyor. Dar sokaklardaki taş evler, begonviller ve müthiş atmosfer... Cunda sokaklarında dolaştıkça Akdeniz ülkelerinden birinin, adını bile bilmediğim küçük huzurlu sahil kasabalarından birinde sanıyorum kendimi. Özellikle Cunda’nın gündüzüne, turistsiz, tenha haline geliyor ve sabah kahvemizi içmek üzere ünlü Taş Kahve’ye giriyoruz.

    ![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533219/640xauto.jpg)

    Denizden açılan teknelerin motor sesleri eşliğinde sohbet ediyoruz. Deniz kıyısında çay kahve içmek, eski rum evlerinin önünde fotoğraf çektirmek, dar sokaklarında kaybolmak olmazsa olmazları zaten bu adanın. Biz de bu listenin ilk sırasına bir tik atıyor, sahili arkamıza alarak yürümeye başlıyoruz sokaklarda.

    Türkiye’nin En Yaşanılası Yeri: Ayvalık

    Kilisenin içinde bir oyuncak müzesi

    Bu kez Cunda’daki Taksiyarhis Kilisesi’nin serin duvarlarına atıyoruz kendimizi. Koç ailesi tarafından restore edilerek harika bir müze haline getirilmiş bir kilise burası! İstanbul’da gördüğüm Rahmi Koç Müzesi’nin benzeri gibi oluşturulmuş. Tenekeden ahşaba çeşit çeşit oyuncaklar, minik figürler, buharlı arabalar, bebek arabaları, zaman ölçüm aletleri gibi çeşit çeşit şey var içeride. Bit pazarında saatlerini harcayan ben, burada da her bir oyuncağı hayranlıkla izliyor, gördüklerime mi şaşırsam, insanı hipnotize eden tavanı mı incelesem karar veremiyorum.

    ![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533222/640xauto.jpg)

    Buradan yine dar sokakları arşınlamaya devam ediyor ve Rahmi Koç Müzesi’ne bağlı Sevim ve Necdet Kitaplığı’nın oraya, yel değirmenine doğru tırmanmaya başlıyoruz. Bu tepe Cunda’nın en güzel manzaralarından birine sahip, her yanından farklı bir güzellik görünüyor. İster buradaki cafe’de oturup bir şeyler için, ister güneşi batırmaya gelin.

    ![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533225/640xauto.jpg)

    Bu kadar tırmandıktan sonra Ayvalık’ın meşhur deniziyle tanışma vaktimizin geldiğini düşünüyor ve yine Cunda’nın arkasında, çok az insanın bildiği kuytu bir yere gitmeye karar veriyoruz: Midilli manzaralı bir plajda yer alan Ada Camping.

    Soğuk deniziyle meşhur Ayvalık'ın en sıcak, en güzel plajı

    Sarımsaklı’nın soğuk denizinin şöhretini duymuş olmanız muhtemel. Bana göre deniz ne sıcak olmalı ne de girilemeyecek kadar soğuk. İşte Ada Camping’in kuytuda kalmış berrak denizi de böyle. Aynı zamanda Ayvalık’ın en güzel plajına sahip. Ada Camping’de kampçılar için mutfak, çamaşırhane, sıcak duş, buzdolabı ve piknik alanı bulunuyor.

    Klimalı ahşap bungalovlar ve sahilde bir restoranı da var. Gelen her kampçı kendi çadırını getiriyor. Karavancılar kışın karavanlarını Ada Camping’in sahibi Ediz Bey’e emanet ediyor, yazın üç ay tatillerini yapmaya geliyor. Bungalovları ise bungalov denemeyecek kadar lüks ve temiz. Bu kadar çok sanatçının neden burayı tercih ettiğini anlıyoruz; Ege’nin en huzurlu, en sessiz yerlerinden biri burası!

    Tarihi 15. Yüzyıla Dayanan Bir Yeniçeri Köyü: Yeniçarohori, Küçükköy

    Rakı-meze-Ayvalık!

    Rakı-balık-Ayvalık diye bir tamlama vardır ya, Cunda sokaklarında dolaştıkça bunun anlamını daha iyi anlıyor insan. Akşamları sokaklar, restoranlar tıklım tıklım. Buzlu bademcisi, lokmacısı daha Cunda’ya adımınızı atar atmaz iştahınızı açıyor zaten. Nefis zeytinyağlı Ege mezelerinden tatmak için birbiriyle yarışıyor herkes. Biz de bu nefis mezeleri en iyi yapan yerlerden birine giriyoruz akşam yemeği için: Uno Pizza. Adında pizza geçmesine bakmayın, inanılmaz mezeleri var buranın. Hayatımda yediğim en güzel zeytinyağlı dolmayı, mücveri burada yiyorum. (Annem üzülecek ama..) Bizi güler yüzle karşılıyorlar ve sahibi İsmet Bey’le sohbet etmeye başlıyoruz.

    Gerçek bir aile işletmesi burası. Dükkan kaçta kapanırsa kapansın tüm hesap ailenin babasına gidiyor, anne her sabah yemeklerin tadına bakıyor, iki kardeş ise restoranı işletiyor. Hayatımda yediğim en güzel mezeleri burada tadıyor, Yunan adalarının o övüp övüp bitiremedikleri mezeleri böyle oluyormuş demek ki diye geçiriyorum içimden. Yediğim her lokmada “çok güzel” demekten alamıyorum kendimi.

    Sırf güneşin batışını izlemek, gökyüzündeki o renkleri görüp hayran kalmak için bile uğrayabileceğiniz Cunda, ömrünüzü geçirmek isteyeceğiniz bir yer. Üstelik Alaçatı, Çeşme gibi yerler ile kıyaslandığında fiyatları oldukça düşük. Ruhu bozulmamış bu cennete gelin, taş evlerin, güzel sokakların, güzel insanlarla aynı havayı solumanın tadını çıkarın!

    Mynet Youtube


    En Çok Aranan Haberler